bu diziyi izlemeyen blogger kaldı mı? sanmam.. secret garden bir efsane oldu resmen çünkü hakikaten izlenmeye va düşünceleri paylaşmaya değecek türden bir dizi.. ben bir bitirdim tekrar başlamayı da düşünüyorum.. çünkü ayrıntılarıyla izlenmesi gerek.. bakışlara gülüşlere, kelimlere tek tek dikkat edip iyice özümsemek gerek.. çok daha güzel olacak o zmn.. kim bilir ne çok ayrıntıyı kaçırmışım diyeceğim tekrarladığımda..
peki ne anlatmak, nereden başlamak gerek? ben burada yine kendi beceriksizliğime bakıp gidip bir köşede ağlamak istiyorum.. millet yazıyor, çiziyor, oynuyor, çekiyor, bense arkasından kayda değer iki cümle edemiyorum.. eyşşş… bu ne biçim şey.. konuyu anlatmıyorum bi kere.. geleneğim oldu artık bu.. resimlerele bir anlatım olacak yine.. spoiler fazla yok.. bolca görsel koydum ztn.. kendimi tutmasam daha bi bunun kadar daha eklerdim ama zıvanadan çıkmak istemedim..
evet şimdi üstteki resimle başlıyoruz.. Hyun Bin -yani dizideki adıyla Kim joo won- bi kere bu adama bayılıyoruz.. geçmişte gelecekte ne çekerse izler ağzımız açık şekilde ekrana yapışırız.. Worlds Withindeki karizması beni daha fazla, daha daha fazla çekiyor olsa da Kim Joo Won olarak bu dizide de bayıldığımı söylememe gerek yok herhalde.. saçlar biraz kötü.. biraz zayıf ama adı Hyun Bin.. o eşofmanlar nasıl bir hayal gücüdür ya dönüp dünüp markayı göstermeye çalışmasına bayılmayan var mı? ya da eşofmanının değerini anlamayanlara açıklama yapmaya çalışırken her seferinde lafını ağzına tıkmalarına acımayan?? evet dizide bi beden değiştirme olayı var.. ama dizi bunun üzerine mi kurulu, alakası yok.. hatta bu fantastik öğe olmasa bile olurmuş.. yani konunun çok çok gerisinde kalmış bi olay.. bu diziyi anlatırken kimse beden değiştiren bi adam ve kadının hikayesi demez bence.. bu olay sadece komediyi ve eğlenceyi arttırmak için karıştırılmış bir şey, güzeldi komikti, hele de Hyun Bin’in kız gibi davranmasını izlemek beni baya güldürdü.. anlatamam izlemeniz lazım o kısımları..
geldik Ha Ji Won’a 5679290. kez söylüyorum ben bu kıza uyuzum gıcığım.. elime versinler bir dk düşünmem bi kaşık suda boğarım.. geçmişten gelen bi antipatim var ki görmezden gelinemeyecek türden.. buna rağmen dizi o kadar, o kadar övüldü ki e tabi bir de Hyun Bin’in dayanılmaz cazibesi olunca bu cadaloza katlanmayı bile göze alrak başladım bu diziye.. neyse ki binlerce şükür korktuğum başıma gelmedi.. uyuzluğunu içine atmış galiba biraz.. bende görmezlikten gelmeye çalıştığım için pek sorun yaşamadık.. şu üstteki kısım paçoz kızın güzelleştiği bölümler olur ya işte o bölümlerden.. ama bence ne yaparlarsa yapsınlar güzelleştirmeyi becerememişler.. güzel değil, bakan göze bir nebze olsun şirin gelebilir belki ama güzel olduğunu söyleyen olur mu bilemiyorum..
ve dizinin ağır topları.. Oska ve Yoon Seul.. ah işte bayılıyorum bu çifte.. dizilerdeki ikinci aşklar kuvvetliyse o dizi sevilir ben bunu bilir bunu söylerim.. iki karakterde tam yerinde seçimler, kız güzelliğiyle erkek karizması ve tatlılığıyla mükemmel bir uyum yakalamışlar.. geçmişlerini yavaş yavaş bize göstermeleri çok iyiydi.. hele Oska’nın o kendini beğenmiş tavırları.. Hyun Bin’i çıldırtmak için yaptıkları.. koltukta uzanışı bile bir tatlı bir tatlı ki.. Oska bildiğin mükemmel bir karakter olmuş Oska olmasa bu dizi çok yavan olurdu.. sırf onun için bile tekrar tekrar izleyebilirm..
geldik şu yukarıdaki çifte.. bunlar da fena sayılmazlardı.. abartılı hallerine gıcık kapmış olsam da bir çok komik sahne için varlıklarına ihtiyaç vardı.. bunlar hakkında fazla söyleyecek bir şeyim yok çok ayrıntıya girmem gerek o yğzden bu kısımı OST’lerde bahsederek kullanmak istiyorum.. güzel parçalar vardı.. Hyun Bin’de söylemiş bu dizi için bir tane çok beğendim.. ha birde kızın telefonuna msjlar “munca vaşyo muca vaşyo” diye geliyor ya işte geçenlerde gerçekleştirdiğimiz buluşmada Lee sağolsun melodiyi hepimize yolladı.. benim msjlarım da öyle geliyor şimdi.. herkes bi bakıyo noluyo diye ama çok seviyorum ben :)
yukarıda ki ise yönetmen.. daha doğrusu aksiyon okulunun başı gibi bir şey.. bizim sümüklü kıza aşık -Ha ji Won’dan bahsediyorum burda- ah garibim ne bulduysa o kızda anlamadım ama iyi adamdı.. Hyun Bin’le sarhoş olup sabah aynı yatakta uyandıkları bölüm bi harikaydı :)
bu çocuğa bayıldım.. gay rolünde iyi bir müzisyen kendisi Oska’dan hoşlanıyor.. Oska’yla çekişmeleri ve Yoon Seul’un bu çocuğu kıskanması :) kıskanılmıycak gibi deil ama ben olsam bende kıskanırdım.. kızı gıcık etmek için Acumma diyordu bi de.. ayy yavrum yerim seni.. bu çocuk da ayrı bir sevilesi yani önplanda yer aldığı ilk yapım bu sanırım.. ilerde daha sık görürüz gibime geliyo sankim..
ya aslında o kadar çok şey var ki söylenecek ama ben beceremiyorum valla ya.. kendime saydırmakla meşgulüm şu anda.. hee bir de yine bir Andersen masalı var olayın içinde.. koreliler Andersen’a fena halde takmış durumdalar sanırım.. karlar kraliçesi, küçük deniz kızı.. yakında bir dizide kibritçi kız, çirkin ördek yavrusu falan görürsek şaşırmayacağım yani.. ama çok memnunum ben bu durumdan.. hangi çocuk masalı böyle son bulur.. masalları çok çok çok severim ben hala da okuyorum valla ne yalan söyleyeyim..
ahanda geldik şirret kaynanaya.. yok yani bu kadar olmaz ben böyle bir karakter daha izlemedim.. vahşi güzelde ki alkolik kaynana bile yumuşamıştı sonunda bu kadın da tık yok.. ne nemrut bir şeydi be.. gelmiş geçmiş izlediğim ne kadar dizi varsa böyle taş kalplisi yoktur.. uyuz uyuz..
son ye jin’i görünce bi şaşırdım bi şaşırdım.. hiç haberim yoktu konuk oyuncu olduğundan.. bir de kendisi olarak katılmış diziye çok hoşuma gitti.. nerde çıktığını söylemyim izlemeyenlere sürpriz olsun.. güzel kadın valla çok tatlı..
burası biraz spoiler olucak ama çok çok sevdiğim bi yerden bahsetmezsem olmaz.. hani yıllar sonra bunlar çocukları uyutup kaçmaya çalışıyorlar ya.. o nasıl bir şeydi öyle.. hele Hyun Bin’in tekrar uyanan çocuğa kızması.. “heheey” diyip pışpışlıyorya çocuğu.. yeminle bittim ben orda yaa.. kızın da saçları hiç uzamamış tipleri hiç değişmemiş üç bebe doğurmuş hatun hala dublörlüğe devam ediyor maaşallah bu korenin havasından falan demek ki..burası da bayıldığım yerlerden.. ha bir de o lüks ev her yer bembeyaz yatak odası falan uzay kapsülü gibiydi.. çok soğuk bir evdi aslında ben orda yaşayamam ama tam Kim Joo Won’a göre bi evdi valla cuk oturmuş.. bu diziyle ilgili çok konuşulur da böyle oturup yazmakla olmuyor işte.. karşılıklı kahvelerimizi alıp ay şu sahne nasıldı, şurda nasıl da bakıyordu falan dememiz lazım.. çok zor oluyor böyle.. neyse yazımı burada sonlandırırken şu yazıyı bitirmemin haftalar almasından dolayı kendimi kınıyorum.. sırada Gumiho var anlatılacak.. yeni bitti daha..
“Küçük deniz kızı yeni evlilerin kamarasına girdi. Önce elindeki bıçağa sonra da prense baktı. Çok sevdiği bu insanı öldüremezdi. Bıçağı denize attı. Kendini dalgalara bırakıp, bir avuç köpüğe dönüştü.”